dunyadavan.com

Silah bırakma kararlarının tartışıldığı bir dönemde yapılan açıklamada, gerçek bir barışın ancak hakikatle yüzleşme ve adaletin sağlanmasıyla mümkün olabileceği vurgulayan
İHD Yüksekova Şube Başkanı Sibel Çapraz, “Gözaltında kaybetmeler sadece kaybedilenlerin değil, geride kalanların da hayatını karartan; kuşaklar boyu süren bir travmadır” sözleriyle çağrıda bulundu.

İHD Yüksekova Şube Başkanı Sibel Çapraz, yaptığı konuşmada her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Kayıplar Haftası'nın, gözaltında kaybedilen insanların akıbetini aydınlatmak ve bu ağır insan hakları ihlaline karşı mücadele etmek için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı. “Bugün burada bir kez daha sevdiklerimizi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ve adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi haykırmak için toplandık” dedi.

Çapraz, devlet görevlileri ya da devlet destekli yapılar tarafından gözaltında kaybedilen insanların geride bıraktıklarının da en az onlar kadar acı çektiğini ifade ederek, gözaltında kaybetmenin sadece kaybedilenlerin değil, geride kalanların da hayatını karartan; kuşaklar boyu süren bir travma olduğunu belirtti. Bu suçun zaman aşımına uğratılamayacağını ve görmezden gelinemeyeceğini söyleyen Çapraz, bugüne dek süren cezasızlık kültürünün yeni hak ihlallerine zemin hazırladığını ve hukuk devleti ilkelerinin önünde büyük bir engel oluşturduğunu kaydetti.

Konuşmasında ayrıca, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları olarak yıllardır dile getirdikleri talepleri bir kez daha kamuoyuyla paylaştı. Gözaltında kaybedilen tüm kişilerin akıbetinin açıklanmasını, sorumluların adalet önünde hesap vermesini, gözaltında kaybetmenin Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı suç olarak tanınmasını ve cezasızlık politikalarına derhal son verilmesini istediklerini vurguladı. Ayrıca Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmelere Karşı Uluslararası Sözleşmesi’ni imzalayarak hayata geçirmesi gerektiğini, Galatasaray Meydanı’ndaki anayasa ve hukuk dışı eylem yasağının da derhal kaldırılması gerektiğini dile getirdi.

Sibel Çapraz konuşmasının devamında, gerçek anlamda bir barışın ancak hakikatle yüzleşme ve adaletin tesisiyle mümkün olabileceğini belirtti. “Silahların susması tek başına yeterli değildir” diyen Çapraz, barışın yalnızca çatışmaların sona ermesiyle değil, aynı zamanda toplumun yaşadığı travmalarla yüzleşmesi, mağdurların sesinin duyulması ve hakikatlerin açığa çıkarılmasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

“Negatif barış süreci olarak adlandırılan, yani silahların bırakıldığı ancak adaletin sağlanmadığı dönemler, sorunları sadece erteler. Kalıcı bir barış için gerçek bir yüzleşme, kapsamlı bir adalet anlayışı ve güçlü bir siyasi irade gereklidir. Barış, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda bir vicdan, bir hakikat meselesidir. Yıllardır meydanlarda adalet arayan annelerin, babaların, kardeşlerin talepleri duyulmadan, onların yaşadığı büyük acılar tanınmadan sağlanacak bir barış eksik kalır. Bizler, silahların susmasını değerli buluyoruz, ancak bunun gerçek bir barışın kapısını aralaması için bu sürece hakikat, adalet ve yüzleşme eşlik etmelidir. Siyasi hesaplara kurban edilen değil, tüm toplumun ortak vicdanıyla inşa edilen bir barışa ihtiyaç var” dedi.